Kıl’dan Tüy’den İşler…

Kadınların yüzlerindeki tüylere yönelik tavırların izini belki de en iyi, bu tüyleri yok etmek için uğraşan kadınların katlandıkları acı verici yöntemler üzerinden sürebiliriz. Arsenikten yapılan bir tüy dökücüye M.Ö. 4.000 yılında rastlıyoruz. Beş yüz yıl sonra Mezopotamya’ da cımbız ortaya çıktı, o döneme dek sert deniztarağı kabukları kılları çekmek için zaten kullanılıyordu. M.Ö. 500 yılında  Romalı kadınlar istenmeyen  tüyleri, ustura veya byronia’ dan yapılma bir kremle değilse eğer keskin ponza taşlarıyla alıyorlardı; M.Ö. 400’ de Hintli kadınlar tüyleri kandil ile yakarak yok ediyorlardı. Nero’ nun karısı Poppaea  (M.S. 4-68) küllü su, zift, toz haline getirilmiş zehirli yılan ve yarasa kanından güçlü endüstriyel tüy dökücüler yaratmayı başarmıştı.

Zaman içinde Arapların balayından önce gelinin yüzündeki ve vücudundaki tüm kılları balmumu kullanarak alma geleneği hiç şüphe yok ki olaya erotik bir şenlik tadı katmıştır. Ortaçağda daha tuhaf gelenekler de ortaya çıktı, zarif bir saç tuvaleti yapabilmek için alan açmak amacıyla kaşlar ve şakaklardaki kıllar alınıyordu. Elizabeth döneminde yaşayanlar kaşsız yüksek alın gibi dünya-dışı görüntüleri seviyorlardı.1770’lere gelindiğinde Fransızlar pudralı perukalarını takabilmek için kafalarını tamamen tıraş ediyorlardı;  fare tüyünden yapılmış minik takma kaşlar da vardı. 18. Yüzyılda evde tüy dökücü tonikler yapmak için yumurta kabuğu, kedi dışkısı ve sirke kullanılıyordu;  bu karışım istenmeyen tüyleri (ve tabii ki kullanan kişiyi de ) uzakta tutmayı garanti ediyordu.
http://tikucuz.com/tuy-dokucu-sarartici-urunler


(Allan Peterkin – 1001 sakal – syf .126)

Bugün daha fazla mutsuz uyandığınızı hissedin. Aynada kendinizi yine güzel bulmayın, kendinizi beğenmeyin, hatta yüzünüzle karşılaşmamak için aynadan kaçın... En pahalı şampuanları, kremleri tercih edin. İçinizde tüketmek ve biraz olsun kendinizi güzel bulmak için ateşler yansın. Bir madde bağımlısının acizliğiyle, “güzelleşmek” duygusuyla afyonlanın.

Fakat aldığınız dozu hiçbir zaman yeterli bulmayın. Sizi yiyip bitiren yeni problemler bulun kendinizde.

Keşfedin… Yeni kırışıklıklar, asi beyazlar, yapılmamış gölgeler, balyajlar, renkler, markalar, fazla kilolar... Parlak bulmadığınız cildiniz için bakımın tadını uzanarak yaşayın. O esnada manikürü özlediğinizi fark edin, makyajsız bir kadının “hayal edilemez” olduğuna inanın.

Güzel olduğunuzu hiç bilmeyin, bu ihtimali hiç düşünmeyin bile. Ayrıca her zaman “yaşlanmaya” kafayı takmalısınız.

Genç kalmaya çabalamak; insan olma, insanca kalma eğiliminin amentüsündendir. Sıkça sıkılın. Sıkılmak saklanamaz tek hakikattir. Değişimi ve mutluluğu bulmak için ilk gitmeniz gereken yer iyi bir kuaför salonudur. Orada fazlasıyla umursanacaksınız… Gerisi orada gelişir… Ayrıca, orada moda dergileri okunur…